Diyabet dokularda insülin direnci ile kendini gösteren, çeşitli komplikasyonlara neden olan kronik bir hastalıktır. DM toplumda temel olarak 2 farklı şekilde görülür. Tip I DM, pankreastan insülin salgılanmasındaki yetersizlik nedeniyle gelişir. Tip II DM’te ise insülin salınımı normaldir, fakat buna karşılık organların bu hormona direnci vardır. Diyabetin genetik kökeni de hastalığın oluşumunda önemli bir rol oynar. Anne ve babanın her ikisinde de Tip II diyabet olması, hastalık oluşum riskini %80 artırır. Bütün genetik yatkınlıklarda olduğu gibi, kişinin genetik olarak diyabete yatkınlığı varsa, yanlış beslenme, hareket kısıtlılığı ve çevresel faktörler eklendiğinde diyabet hastalığı gelişir.
Alınan enerjinin tüketilen enerjiden fazla olması sonucu vücutta aşırı yağ birikmesi olarak tanımlanan obezite çağın en önemli ve riskli hastalıklarından biri olarak her geçen gün katlanarak artmakta ve ciddiyetini korumaktadır. Diyabet de dahil olmak üzere çeşitli hastalıklarla obezite ilişkisi, bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Günümüzde diyabet, global bir salgın haline dönüşmüştür. Vücut Kitle İndeksi (BKİ/BMI) 30 kg/m2’den yüksek olan insanlar, Tip 2 diyabet (T2DM) gelişimi açısından 20 kat daha yüksek risk altındadır. Tip 2 diyabetli kişilerin yüzde 90’ında obezite eşlik etmektedir. Obezite ve T2DM, sebepleri açısından birbirleriyle iç içe geçmiş durumdadır. Bunların yanı sıra, bazı ilaçlar da obeziteye neden olabilir. Antidepresanlar, kortizol, insülin ve insülini arttıran diyabet ilaçlarının kilo alımına neden olduğu çalışmalarla kanıtlanmıştır. Obezitenin diyabet dışında birçok ciddi sağlık problemine neden olduğu da açıktır. Bunların arasında, böbrek yetmezliği ve hipertansiyon başı çeken önemli hastalıklardandır.
Obezite, glukoz metabolizması bozukluğu, dislipidemi ve hipertansiyon gibi faktörlerin birleşimi ise “metabolik sendrom” kavramını oluşturmaktadır. Obezite başta kardiyovasküler hastalıklar olmak üzere birçok hastalığın gelişme riskini arttırmakta iken, metabolik sendromla daha çok kardiyovasküler hastalık riski artmıştır. Metabolik sendromda kişiye özel hazırlanan diyet ve egzersizin uygulanmasının yanı sıra, sendromun diğer bileşenlerinin de birlikte tedavi edilebilmesi önemlidir.
Özellikle anne ve/veya babada diyabet hastalığı varsa, genetik olarak diyabete yatkınlık artabileceğinden, bu test ile yatkınlığı saptayıp, daha diyabet gelişmeden önlemini alır ve hastalıktan korunabiliriz. Bunun dışında, ailede diyabet olmasa dahi, bir takım mutasyonlarla diyabete yatkınlık genleri oluşabilir ve sonraki kuşaklara aktarılabilir. Bu yüzden genetik kodlardaki diyabet yatkınlık genlerinin bilinmesi büyük fayda sağlar.