Kanserin erken teşhisi ve tedavisinde son yılların en çok ses getiren yöntemi olan likit biyopsi nedir, nasıl yapılır? Likit biyopsi nasıl ortaya çıktı? Likit biyopsinin avantajları nelerdir?
Likit Biyopsi Nedir?
Mutasyon, aberan DNA metilasyonu, kodlamayan RNA ve diğer epigenetik tümör belirteçleri, doku biyopsisi yerine likit biyopsi ile kanda dolaşan DNA’da tespit edilerek onkolojinin farklı alanlarında kullanılabilir.
Likit biyopsi; kana karışan tümör DNA’sını basit bir kan testi ile tespit eden ve cerrahi olmayan (non-invaziv) bir yöntem olup, geleneksel doku biyopsisine kıyasla daha güvenli, daha hızlı ve daha fazla bilgi vermektedir. Bu yöntemle elde edilen hücre ve DNA’dan genetik testler yapılabilir.
Likit Biyopsi Nasıl Yapılır?
Likit biyopsi; acısız, ağrısız ve oldukça kolay uygulanabilen bir yöntemdir. Hastadan alınan 3-10 ml miktarındaki kan, EDTA içeren özel koruyucu tüplere konularak analiz edilir. Bu yöntem ile kandaki ctDNA’ların (kan dolaşımındaki tümör DNA’sı) ve CTC’lerin (kan dolaşımındaki tümör hücreleri) tam genetik taraması yapılabilir.
Kanserli hücreler, kan yoluyla yayılırlar. Kanserin tespitinde 10 milyar kan hücresinde bir tane bile kanserli hücrenin olması yeterlidir. Likit biyopsi için alınan kan örneğinde, bir tüpte 100 milyar kan hücresi taranır. Her tüp içerisinde en fazla 100 tane kanserli hücre bulunur ve bu hücreler nanoteknoloji ile tespit edilir. Sonuçlar testin içeriğine göre 2 hafta ile 2 ay arasında alınır.
Likit Biyopsinin Tarihçesi: Nasıl ve Neden Ortaya Çıktı?
Kanserin kişisel DNA haritasını çıkaran likit biyopsiye dair ilk adım; 1869’da Patolog Thomas Ashworth’ün metastatik kanser hastasının kanındaki tümör hücrelerini (CTC) tespit etmesiyle atıldı. 2000’li yıllara kadar cell-free DNA (cfDNA: kan plazmasına salınan bozulmuş DNA parçaları) ile kanser ilişkisine dair araştırmalar sürdü.
İlk likit biyopsi, 1997 yılında Hong Kong Üniversitesi profesörü Dr. Dennis Lo tarafından fetal hücrelerin incelenmesiyle uygulanmaya başlandı. Likit biyopsinin ticari olarak uygulanmaya başlaması 2000 yılında gerçekleşti. FDA (Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi) onaylı ilk likit biyopsi ise, Haziran 2016 yılında uygulandı.
Kanserin tanı ve tedavisinde, kanser hücrelerinin fenotipik ve/veya genotipik özelliklerinin incelenmesi gerekir. Kanser, metastaz (yayılma) özelliği gösteren bir hastalıktır. Bu yüzden kanser şüphesi olan kişilere tanı için biyopsi yapmak kaçınılmazdır.
Geleneksel yöntemlerle yapılan biyopside; hastalıklı dokunun tümüyle çıkarıldığı eksizyonel biyopsi, dokudan parça alınan inzisyonel biyopsi, doku içinden hücrelerin alındığı ince iğne aspirasyon biyopsisi ya da vücut sıvılarındaki hücrelerin incelendiği sitopatoloji yöntemi uygulanır.
Geleneksel yöntemler, hem kanserin teşhisinde yeterli bilgi vermez hem de hastaya zarar verebilir. Örneğin; akciğer biyopsisinde akciğer zarları arasına hava kaçabilir, böbrek ya da karaciğer biyopsisi yüksek kanama ile sonuçlanabilir. Geleneksel biyopsilerde, hastalar çeşitli komplikasyonlar yaşayabilir ve gündelik hayata hemen dönemezler. Enfeksiyon, kalp krizi, emboli atması, pıhtı atması sonucu felç geçirme, kanama ve büyük damarların zarar görmesi sonucu ölümle dahi sonuçlanan örnekler vardır. Bazı istisnai durumlarda, tümöre bıçak atılması ve parça almanın kanserin yayılmasına sebep olduğu da gözlemlenmiştir. Ayrıca hastalar için oldukça stresli ve ağrılı bir yöntemdir.
Günümüzde yeni nesil dizileme teknolojilerinin (NGS) gelişmesiyle birlikte, kanser şüphesi olan hastalara likit biyopsi yapılarak geleneksel yöntemlerin dezavantajları azaltılabiliyor. Ruhsatlı moleküler genetik tanı merkezlerinde yapılan likit biyopsi ile kanser hücrelerinin ayrıntılı genetik profilleri, kan ve vücut sıvılarındaki tümöre ait moleküler parmak izleri saptanabiliyor.
Likit Biyopsinin Avantajları Nelerdir?
Likit biyopsi, hematolojik kanserlerin yanı sıra ulaşılması güç akciğer, pankreas ve meme gibi solid doku kanserlerinin de kan veya vücut sıvılarından tespit edilmesine olanak sağlar.
Günümüz görüntüleme teknolojileri ile yapılan geleneksel biyopside, tümörün belli bir boyuta ulaşması gerekir. Tümör tespit edilse dahi kanserin bir sonraki aşaması hakkında ya da vücudun diğer bölgelerindeki kanser hücreleri hakkında bilgi vermez.
Likit biyopsi ise, tanı konulamayacak kadar küçük lezyonlarda bile kanserin tespitine olanak sağlamasıyla, en çok tercih edilen erken tanı yöntemidir. Her ne kadar kanser türlerinin belli bir adı varsa da, her hastada farklı özellikler gösterir. Likit biyopside kandaki biyobelirteçler sayesinde kanserin genetik özelliklerinin çıkarılabilmesi, kişiselleştirilmiş tedavi ve planlama açısından da büyük avantaj sağlar. (Bkz: Likit Biyopsi Kanser Tanı ve Tedavisi’nde Avantaj Sağlıyor Mu?)
Tüm gen analizine dayalı bir GENOM incelemesi olan likit biyopside, hedefli terapi (targeted therapy) denilen yöntem ile kanserli hücrenin tipine göre tedavi uygulanabilir. Likit biyopsi; tekrar edilmesi kolay, kansere dair ayrıntılı genetik bilgi sunan, kişiselleştirilmiş tedavi yöntemlerine imkân sağlayan, hızlı ve uygulaması basit bir erken tanı yöntemidir.
Kanser hücrelerinin gen analiz sonuçları, mutlaka bir genetik tıp uzmanı tarafından değerlendirilmelidir. Likit biyopsi ve kişiselleştirilmiş tedavi yöntemleri hakkında daha fazla bilgi almak için Tıbbi Genetik Uzmanı Dr. Yaman Sağlam’a danışabilirsiniz.
Görsel kaynaklar: Tıklayınız